Kültür-Sanat

"Başarı İçin Açlık Çekmen Gerekir!"

Netflix’te 2023 Tayland yapımı olan Açlık (Hunger) isminde bir film izlemiştim. Film ailesinin kızarmış noodle restoranını işleten bir kadının zekâsının yanı sıra acımasızlığıyla nam salmış meşhur bir şefin himayesinde lüks yemek sektörüne katılmaya davet edilmesini ve burada yaşananları anlatır.

Şef, neo-kapitalizmin yarattığı ve açlığı doyurulamayan zenginlere bir gösteri tertipler. Akvaryumdan canlı olarak çıkardığı kocaman bir ıstakozu parçalarına ayırarak suyun fokurdadığı kabın içine atar. Sonrasında özenle hazırlanmış tabaklar masalara sunulurken şef şöyle der,

"Asıl kazananlar daima en çok açlık çekenlerdir. Afiyet olsun.”    

Sıradan insanlara kızartılmış erişte satarken geldiği bu lüks ortamda izlediklerinden etkilenen kadın eve döndüğünde bilgisayarına şunları yazar: "Ne kadar çok yersen, o kadar çok acıkırsın".

Başarıya aç mısın?

Hayatın akışında sana başarı kazandıran çalışmalarını gevşetirsen bir daha o kazandığın başarıya ulaşamazsın, hatta belki de asla kazanamazsın. Aç kalmalısın. Kazansan da kaybetsen de. Başarı da olsa başarısızlık da. Başarı sürekli dikkat gerektirir ve onun peşinde koşmayı bıraktığın anda o senden kaçacaktır, sonunda aç kalmadığından emin olmak için aç gibi davranmak istersin.

Aç davranmak agresif bir şekilde hırslı veya rekabetçi olduğun anlamına gelir. Bu hâl belki yoksulluktan veya geçmişteki yenilgilerin üstesinden gelme ihtiyacından kaynaklanıyordur ya da başarma arzunun çok büyük olmasından. Hayattaki konumun ne olursa olsun, zirvede kalmak istiyorsan iyi günde de kötü günde de daha fazla iş kazanmak için ne gerekiyorsa yapmaya istekli olmalısın.

Herhangi bir çaba eksikliği muhtemelen farkındalık eksikliğinden, aşırı kibirden veya bu ikisinin birleşiminden kaynaklanmaktadır. Yararlı, nazik, erişilebilir, alçakgönüllü ve her zamankinden daha fazla çaba harcamaya istekli olmak başarı yolunun anahtarlarındandır. Randevuları artırmanın tek yolunun konuştuğunuz kişilerin sayısını artırmak, ardından da onların size neden zaman ayırması gerektiğine dair nedenleri artırmak olduğunu unutmayın.

Açlık filminde sona doğru çarpıcı bir sahne vardır. Ultra zengin, lüks içinde yaşayan bir kadın vereceği davet için iki şef çağırır. Biri meşhur huysuz şef, diğeri ondan ayrılmış, ünlenmiş, yeni şeftir, yani erişte restoranının sahibi olan o kadın.

Eski meşhur şef, öğrencisi kadın şefin yanına gelir, "Sana son dersini vereceğim" der ve ardından da şunları söyler: “Yemeğin ne kadar lezzetli olursa olsun, ne kadar güzel görünürse görünsün, sen de ne kadar yaratıcı olursan ol, bir inanca karşı asla kazanamazsın!

Adam davetlilere doğru döner ve kadına “Onlar bana inandı, kazanmama izin verdiler, çünkü bana karşı bir açlıkları var, anlıyor musun?” der.

Öğrencisi olan ve henüz ün kazanmış kadın ise bir noktada şöyle der, “Başarı için açlık çekmen gerekir”.  

Tabii her şeyden önce başarmak için inanmak da gerekli...

Bir bakıma filmde derin yoksulluk ile bu yoksulluğu ürettiği gibi sürdüren, doymak bilmeyen kapitalist düzen çarkı da irdelenmekte.

İyi olmak için, en iyi olmak için hissedilen açlık hiç bitmez. Pınar Kılıç Vappreau, “Daha iyi, iyinin düşmanıdır” başlıklı yazısında şu soruyu sorar: “Daha iyisini aramak başarıya giden yolda bizi motive eden bir araç mı yoksa sahip olduklarımızın değerini göremememize neden olan bir tuzak mıdır?*

İyiye sahip olmuşken doyumsuzluk dürtüsü, yani bitmez tükenmez açlık, seni daha iyiye ulaşmaya mı yönlendiriyor? Tam da burada Pınar K. Vappreau şunu sorar, "Daha iyinin peşinde koşmaya devam etmek elimizdeki iyiyi kaybetme riskini de beraberinde getirmez mi?

Yoksul ile zenginin farkı hep hissedilecek çünkü insan doysa da açlık hissi gitmeyebiliyor.

*Daha İyi, İyinin Düşmanıdır yazısına buradan ulaşabilirsiniz.

12 Aralık 2024

Suadiye