Haber

Ya Olduğu Gibi Kabul Et Ya Bırak

Hayatımıza girmiştir binbir değişik huy ve karakterde insanlar. Bir bölümü vardır, size yanlış yapmıştır, haksız davranmıştır, verdiği sözü tutmamıştır. Geçer karşınıza, bir daha olmayacak, yanlış yapmayacağım, haklısın, affet beni, özür dilerim der.

Benzer söylemlerle kim bilir kaç kez karşı karşıya gelir ve inanırız çoğunlukla. Gerçekten inanalım mı, ne dersiniz? Tecrübenin maliyeti yüksektir, acılarla, üzüntülerle. En iyisi yaşayarak, yaşadıklarınızla kendiniz yapın seçiminizi. 

Belki de yaşanan durum size üç seçenek sunabilir. Değiştir, kabul et, terk et. Seçim size ait. Kararınız sizin yolunuzu çizebilir ileriye yönelik. Yazar, şair ve aktris olan Afro-Amerikan  Maya Angelou’nun bir deyişi vardır; ”Bir şeyi beğenmezseniz değiştirin, değiştiremiyorsanız, tavrınızı değiştirin, şikayet etmeyin.“

Deniz ticaret hukuk ve literatüründe bazı deyimler vardır,  “as is“ (olduğu gibi ), demurrage (sürastarya) gibi insan ilişkilerine de uyguladığım.  Ne dersiniz, bu terimleri birkaç satırla anlaşılır şekilde anlatmaya çalışsam öncelikle. 

İş sahibisiniz, firmanız ya da çalıştığınız kurum ihracat ve/veya ithalat yapmaktadır. Taşınması gereken ürün ( yükünüz ) öyle TIR ve/veya konteynır ile gönderilecek gibi ufak miktarlarda değil, büyük tonajlarda. Bu beş bin ton da olabilir, elli bin ton da, kömür, maden cevheri, buğday gibi dökme, ya da ambalajlı, paletli, çuvallı da.

Yapılacak tek şey taşıyacak uygun şartlarda yükünü taşıyacak gemi bulmakta. Buldun ve kiraladın. Kiralama dediğin nasıl olur, günlük kira ödersin, hesap kolay sonunda ne ödeyeceğin. Peki ben günlük kira işine girmem, taşıma için kaç para (navlun ) istersin, armatör de olur ama gemi yükleme ve boşaltma limanlarına vardığı andan itibaren kararlaştırılan günde (time allowed-starya) yükleme boşaltmayı yapacaksın. 

Tamam da, hafta sonu liman çalışmaz, yağmurda, karda, tipide çalışılmaz, gemi geldiğinde sis varsa bilemem gibi gibi geçecek zamanları taahhüt edilen zamandan düşelim dersin, armatör de olur der iş bağlanır. 

Gemi limana vardı, hemen zaman çizelgesi (statement of fact) tutulmaya başlar. Şu saatte geldi, yanaştı, yağmur yağdı, tipi vardı, hafta sonu idi derken gemi limana vardığından itibaren 6  gün geçmiş aaa sayılan zaman 3 gün 15 saat…

Diyelim ki yükleme boşaltma için kabul edilen 8 gün. Kar, tipi, yağmur, hafta sonu günleri, şu bu düşüldü ama çalışma bitemedi ama 8 gün tamamlandı. 

İşte o zaman başlıkta yazdığım kural işlemeye başladı. Kiracıya tahsis edilen zaman (starya)tamamlandıktan sonra kar, tipi, yağmur, hafta sonuna rastlama hiç ama hiç ilgilendirmez gemiyi, kiracı olarak daha önceden aşılan zaman (surastarya=demurrage)  için   kabul edilen  günlük bedeli ödemekle yükümlüsün, artık istisna yok. (In shipping literature there is a rule for the vessels use the time more than they are allowed, “once on demurrage always on demurrage” ).

Gemi bir kere demurraja (demurrage) girdi mi, sonrasında daima demurrajdadır.   

Gerek özel yaşamımda gerek bin bir kültürden insanla zamanı paylaşma fırsatı veren iş hayatımda gözlemledim ki bir kişi bir davranışı bir kere yapmış ise, ki o davranış ne olursa olsun, doğru ya da yanlış, iyi ya da kötü, tekrarlanma olasılığı yüksektir. Aynı benzer şekilde, gemi nasıl bir kere demurraja girdi ise, sonra hep demurrajdadır. İnsanoğlu da, dediğim anlamda bir kere yaptığı şeyi daima yapacaktır er ya da geç.

Çokça duymuşuzdur ‘Bir daha tekrarı olmayacak, bundan emin olun, özür dilerim lütfen bir hata yaptım bir daha yapmam, bana değişeceğine söz vermiştin yine aynı şeyleri yapıyorsun’ gibi sözleri. Özellikli evlenme aşamasındaki kızların eş adayında benimsemediği husus ve davranışları nasılsa evlendikten sonra değiştiririm hayali.

Değişir mi, değişebilir tabii ama biliniz ki mutlu kölenin mutsuz köle haline de dönüşme ihtimali var. Değişir gözüküp de değiştirmediklerini dışarıda kullanabilir!

Değişmeyen tek şey değişimdir gerçeği de bir vakıadır. Tabii ki hepimiz yaşadıklarımızla, geçen senelerle değişiyoruz, beğenilerimiz, zevklerimiz, tercihlerimizle. Benim 1974 yılında dünyanın en güzel şehri dediğim New Orleans (NOLA) için 1997’de ikinci gidişimden sonra en sıkıcı şehri demem gibi. Değişmeyen şeyler galiba, belki de çocukluk, ilk gençlik çağlarımızdan edinmiş olduğumuz ya da genlerimizden (?) gelen huylarımız ve karakterimiz. 

İnsanlar için uyguladığım ve hiç yanılmadığım demurraj kuralı karşısında yaptığım tek şey, denizcilik deyimi olarak, “as is“(olduğu gibi ) kabul etmişimdir, ilişkilerimi de ona göre götürmüşümdür. 

Armatör gemisini satışa koyduğunda “as is“ dedi mi artık geminin makinesi şöyle, vinci böyle olsa gibi karşı cevap teklif kabul edilir değildir,  ya olduğu gibi kabul eder satın alırsın  ya da teklif dahi vermezsin. Deniz yolu ile taşıma, kiralama kontratlarında da, pazarlık sonunda gemi işleticisi ve ya kiracı sonunda “take it or leave it” (ya kabul et ya bırak) başlığı ile geldi mi, ya evet ya hayır dersin, ortası yok. İşte burada kast ettiğim demurrajda ya da size göre kusurları ile görüp tereddütte kaldığınız kişiyi ya olduğu gibi (as is) kabul edersiniz, ona göre devam edersiniz ya da terk edersiniz ve unutursunuz.   

Sevdiklerinizle, olduğu gibi kabul ettiklerinizle ve dostluklar biriktirerek yaşamınızı sürdürmeniz dileği ile…

Fethi Denizmen   

Heybeliada 15.08.2020