NBA ve EuroLeague’in Küçük Bir Karşılaştırılması
Dünyada spor denince futboldan sonra akla gelen ilk spor dalı diyebiliriz basketbol için. Hal böyleyken basketbolun ekonomisi de futbol kadar olmasa da oldukça büyük.
ABD’nin en büyük 3. ve dünyanın ise en büyük basketbol
ekonomisine sahip olan ligi NBA’nın 2018-2019 sezonu toplam geliri
8.76 milyar dolarken 30 takımının toplam piyasa değeriyse 40 milyar
dolar.
Avrupa’nın en büyük basketbol ligi olan Euroleague’e bakacak
olursak yine 2018-2019 sezonu için toplam gelir sadece 511 milyon
dolar. Aslında 500 milyon doları hafife almamak lazım çünkü Türkiye
gibi futbolun çok izlendiği şu anda da Avrupa’nın en değerli 9.
Ligi olan Sportoto Süper Lig’in 2018-2019 yılı geliri 4,2 milyar TL
günümüz kuruyla ise yaklaşık 567 milyon dolar. Şu ana kadar
verdiğim sayıları özetleyecek olursam NBA ile Euroleague arasında
uçurum olmasına rağmen Euroleague’in geliri Türkiye gibi,
Avrupa’nın önemli futbol liglerinden biriyle kıyasladığımızla
neredeyse… Bu durumda bizlere basketbolun ekonomisinin de yazının
başında bahsettiğim gibi oldukça büyük olduğunu gösteriyor. Yazının
konusuna dönecek olursam basketboldaki en popüler iki lig olan NBA
ve Euroleague’in arasında neden bu kadar büyük bir uçurum var biraz
da ona bakalım.
NBA’nın bu kadar büyük bir gelire sahip olması şüphesiz çok farklı pazarlara açılmış olması. Bunun da nedeni spordan önce ABD siyasetinin dünyaya dizi, film, müzik, spor, yemek başta olmak üzere hem kültürel bir hegemonya oluşturma hem de saydıklarımıza teknoloji ve bilimi de katarsak birçok sektörde katma değer yaratmaya çalışması.
Son yıllarda devlet politikalarının aksine Meksika ve Çin pazarında ciddi atılımlar yapan NBA yönetimi bu seneye kadar gelirleri oldukça artırdı hatta biraz da şişirdi diyebiliriz. Pandemi döneminden önce ABD-Çin arasında yaşanan ticaret konusunun gelirleri ve dolayısıyla oyuncu maaşlarını düşüreceği zaten konuşuluyordu. Halen içinde bulunduğumuz Koronavirüs dönemi bittikten sonra gelirler ne kadar etkilenir tam olarak belli değil.
NBA’nın bu sene okyanusu geçip Paris’te lig maçı yapmasına, yeni seyirciler kazanıp ilgiyi artırmak için her şeyi yapmasına karşın Euroleague yönetiminin daha Avrupa piyasasında bile yeterince izlenmemesi seyircisinin yadırgadığı bir durum.
NBA’nın Paris’te normal sezon maçı yapmasını biraz analiz edersek Avrupa basketbolundan neler beklediğimi daha iyi ifade edebileceğimi düşünüyorum. Fransa’da satışlarını artırmak isteyen zaten PSG’nin formalarını yapan Air Jordan markasının üretiyor olmasında da anlaşılacağı üzere Michael Jordan’ın en büyük ortağı olduğu Charlotte Hornets ile şu anda Avrupalı en büyük süper yıldızın takımı olan Millwaukee Bucks’ın yaptığı maç yapması tabii ki de tesadüf değildi. Diğer yandan Euroleague açısından bakılacak olursa İstanbul ve Moskova’yı saymazsak Avrupa’nın en büyük şehirleri için Paris, Londra ve Berlin diyebiliriz.
Berlin’in her sene olmamakla beraber bu sene ligde takımı var. Buna rağmen sahalarının en çok dolduğu maçın içeride oynadıkları Fenerbahçe Beko maçı olduğunu da belirtmeden edemeyeceğim. Paris ve Londra’ya bakacak olursak Fransa’da 90’larda Limoges Avrupa’nın en önemli takımlarında biriydi. Onun dışında şu anda ASVEL Euroleague’de mücadele etmekte. Limoges Fransa’da oldukça küçük bir kent ASVEL ise Lyon şehrinin takımı. Tabii ki arada Fransa’dan Avrupa’nın en üst düzey ligine katılan başka takımlar oldu ama hiçbiri Paris takımı değildi. İngiltere’de dolayısıyla Londra’da zaten basketbolun B’si bile olduğu söylenemez. Yeri gelmişken söylemem lazım NBA’nın Londra’da da normal sezon maçı yapma planı vardı.
Son olarak anlatmak istediklerimi özetlersem Avrupa’da basketbol çoğunlukla İspanya ve Doğu Avrupa’ya sıkışmış durumda bunun olabildiğince daha vizyonlu bir bakış açısıyla bütün Avrupa’ya yaymak lazım. Amerikalıların Atlantik Okyanusu’nu geçip Paris’te normal sezon maçı düzenlediği yer de Euroleague yönetiminin özellikle çok daha farklı bakış açıları ortaya koyması gerekiyor.