Başlamak ve Bitirmek
“Hayatın en acı tarafı, insanların çektikleri ıstıraplar değil, hayatta kaçırdıkları fırsatlardır.”
‘Başlamak bitirmektir.’der bir
sözümüz.Bu söz ilk kez ne zaman ve ne için söylenmiştir bilmiyorum
ama bana oldum olası yavan gelir.Belki insanı cesaretlendirmek,
teşvik ve motive etmek için söylenmiş olabilir, ayrıca kulağa da
hoş gelebilir. Ancak derinliği olmayan, yalınkat, vaziyeti idare
etmek için ortadan söylenmiş bir söz gibidir bence.Oldukça
pragmatist bir dünyaya ait olan bu söz, nedense başlamak ile
bitirmek arasındaki o zorlu evreyi görmezden gelir. ‘Bitirmek’ için
verilecek mücadeleyi,harcanacak emeği, gösterilecek sabır ve
iradeyi bir çırpıda ortadan kaldırıverir.
Başlamak bitirmek olabilir mi?
Başlamak, ‘bitirmek’ ile buluşmadıkça anlamlı olamaz. Başarıyı var eden ve taçlandıran ‘bitirmektir’.‘Başarı, başlayanların değil, bitirmesini bilenlerindir.’
İnsan yaşamı,ne istediğini bilen “başlama ve bitirmelerle”bir anlam kazanır ve zenginleşir. Başlamak kolay gibi görünür, başlarsın olur! Oysa gerçek başlamak, bitirmekten çok daha zordur! Başlarsan başlamış olursun sadece, ‘bitirmiş’ değil. Ardı arkası düşünülmeden başlamak, başlamak değildir. Başlamak, ‘bitirmekle birlikte’ ele alınarak düşünülmelidir. Bu insanın ayaklarının her daim yere basmasını sağlar.
Gerçek yaşamda, hayal kurmuyorsak eğer, sonu kestirebilmeli, aradaki illiyedi görebilmeli ve onu göze alabilmeliyiz. Nedense işin kolayına kaçarız. Fazla düşünmeyi sık eleyip, sıkı dokumayı pek sevmeyiz. İşin sonunu düşünmeden, bir hevesle suya dalıveririz. Genelde sonuç hüsrandır… Bu nedenle hüsranlar, pişmanlıklar, keşkiler ve kaçırılan fırsatlar yaşamımızın örüntüleri olarak hep yanı başımızdadır ve zaman zaman karşımıza dikelerek bizden hesap sorarlar.
Gel-geç ve hercai gönüllerde ise başlamak ve bitirmek arasındaki bu illiyedin hiçbir önemi yoktur. Böyleleri rüzgârın önünde yaprak gibidir. Rüzgâr onları bir yerlere götürür ancak bu yer, çoğu zaman, istenen bir yer olmaktan çok uzaktır.
Bir de günlük basit tüketim alışkanlıklarımız vardır. Burada da işin önü sonu düşünülmez pek. Bu yüzden etrafımız veevlerimiz kullanmadığımız, bir yığın ıvır zıvır eşyayla dolup taşar.
“Başlamak her şeydir, ya da hiçbir şeydir.” Meğer ki, ‘bütün başlamalar’, ‘başarılı bitirmelerle’ buluşmuş olsun. Bu yüzden;
“Bitiremeyeceğin işe başlama, ya da başladığın işi mutlaka bitir!”
Bu ilke insanı, yaşamının efendisi yapar.
Sonuç olarak; “Zafer, onu elde etmek için yola çıkan ve başardım diyebilenlerindir.”
Vecize haline gelmiş bu söz, bilinçli başlamanın ve bitirme iradesinin şahikasını yaşamış ve göstermiş bulunan bir ‘deha’ya, ‘Büyük Kurtarıcımıza’ aittir.