Sürekli değişen tüketim şekline sınır konulabilir mi?
Genellikle inovasyon kavramına piyasaya çıkan yeni ürünler ve teknolojiler açısından bakarız. Ve bu yenilikleri nasıl tükettiğimizi nadiren düşünürüz. Fakat nasıl tükettiğimiz çok daha önemlidir aslında.
NASIL TÜKETTİĞİMİZ ÇOK ÖNEMLİ
Genellikle inovasyon kavramına piyasaya çıkan yeni ürünler ve
teknolojiler açısından bakarız. Ve bu yenilikleri nasıl
tükettiğimizi nadiren düşünürüz. Fakat nasıl tükettiğimiz çok daha
önemlidir aslında. Çünkü hayatlarımız, yeni bir aygıtın artan
kapasitesiyle değil, her gün kullandığımız “nesneler” ile nasıl
etkileşime girdiğimize göre şekilleniyor. Peki tüketim şeklimiz
daha nasıl değişebilir, buna bir sınır koyabilir miyiz? Yoksa
sürekli değişim içinde mi olacağız?
15-20 YIL ÖNCEKİ DAVRANIŞLARIMIZ
Bir buzdolabı düşünün. Bundan 15-20 yıl önce bir tane satın almanız gerektiğinde, bir beyaz eşya mağazasına gider ve stokta bulunan modellere bakardınız. Farklı modellerin özelliklerini karşılaştırır ve en uygun olanı seçerdiniz. Daha sonra, ürününüzle ilgili şikayetleriniz veya yorumlarınız varsa, genellikle hep meşgul çalan veya çok beklediğiniz bir müşteri destek hattına yönlendirildiniz. Yani sonuç olarak daha çok eylem gerektiren işler yapardınız.
BUGÜN ÇEVRİMİÇİ KARŞILAŞTIRMALAR VAR
Bugün bir şey satın aldığınızda ne oluyor? Tüm çevreniz size alacağınız ürünler hakkında bilgi bombardımanı yapıyor. Ürün hakkında haddinden fazla şey öğreniyorsunuz. Çevrimiçi karşılaştırmalar yapıyorsunuz, uzun dönem kullanmış olan müşteri yorumlarını hatta ürünün görsellerini onlardan görüyorsunuz.
MEMNUN KALMANIZI SAĞLAYACAK MEKANİZMALAR
Ayrıca markalar, web siteleri aracılığıyla müşterileri ürünleri hakkında bilgilendirir ve yeni fikirler ve incelemeler talep ederek müşterileri doğrudan yeni ürünler geliştirmeye dahil eder. Sosyal medya, şirketlerin ürünlerine hayran çekmesine ve mevcut ürünlerle ilgili sorunlar hakkında geri bildirim almasına, böylece anında düzeltici önlem alabilmelerine olanak tanır. Tüm bu mekanizmalar bir araya gelerek buzdolabı satın alımınızdan 15-20 yıl öncesine göre daha fazla memnun kalmanızı sağlar.
TÜKETİM ERİŞİLEBİLİR VE DAHA UYGUN FİYATLI
Daha da heyecan verici olan, yakın gelecekte buzdolaplarını nasıl satın alacağımızdır. Acaba satın almanız gerekecek mi? Belki üreticiler size bir buzdolabı kiralayacak ve soğutma ihtiyaçlarınızı yönetmek için düşük bir aylık ücret talep edecekler. Paketin bir parçası olarak enerji maliyetlerini bir araya getirebilir ve ardından enerji kullanımını azaltmanın yollarını bulmanıza yardımcı olabilirler. Muhtemelen sizi buzdolaplarını kullanmanın akıllı yollarını paylaşmaya veya kendi fikirleri hakkında yorum yapmaya ve bir dahaki sefere daha da iyi teklifler sunmaya davet edecekler. Soğutma gibi ürünleri giderek daha fazla ürün olarak değil hizmet olarak tüketeceğiz. Sonuç olarak, tüketimimiz daha erişilebilir, daha uygun fiyatlı ve daha kişiselleştirilmiş olacak.
TÜKETTİĞİNİZ DİĞER ŞEYLERE BİR BAKIN
Bu size hayal gibi geliyorsa, düzenli olarak tükettiğiniz diğer şeylere bakın. DVD dükkanlarına gidip, film mi kiralıyorsunuz yoksa Netflix'te mi izliyorsunuz? Yeni çıkan albümlerin CD’lerini mi satın alıyorsunuz, yoksa çevrimiçi dijital müzik parçalarını tek tek satın alıp kendi özel çalma listelerinizi mi oluşturuyorsunuz? Faturanızı yatırmak için bankaya mı gidiyorsunuz yoksa dijital bankanızla mı ödeme işini yapıyorsunuz? Bir şehirde yaşıyorsanız, arabanız var mı, yoksa ihtiyacınız olduğunda araba kiralama uygulamalarından mı yaralanıyorsunuz? Taksi çağırmak için durağı mı arıyorsunuz yoksa uygulama mı kullanıyorsunuz? Ya da taksi bulamadınız diyelim yolda sizi bekleyen dijitalden yöneteceğiniz scooter’a mı biniyorsunuz? Bu liste böyle uzar gider…
Üreticiler bu hizmetleri bize sunmanın daha iyi, daha hızlı ve daha uygun maliyetli yollarını tasarlamak için uzmanlık bilgilerini kullanma yeteneklerinden yararlanacaklar mıdır? Sizce daha fazla esneklikten (örneğin ön ödeme olmayan) ve yalnızca kullandığımız kadar ödemenin rahatlığından yararlanacak mıyız?
Sizden Gelenler: Eyvah Eşim BilmiyorBugünkü Posta Gazetesi köşemde kredi kartı borcu yüzünden kredi çeken Aylin Hanım'ın sorusunu yanıtladım.