Kime göre neye göre?
Düşün bakalım medyada bir şey okudun, izledin, bir şeyler dendi, hemen her sabah TV kanallarında doktorlar, beslenme uzmanları şöyle olmalısın, parametrelerin böyle olmalı diye duyarsın... Hemen her söyleneni hooop olduğu gibi kabul edip yerleştirir misin belleğine?
Sevgili arkadaşımız Dr. Uğur Acar anısına...
Ezbere dayalı bir eğitim gördü isen, dedikoduya meraklısın da bilgiye sahip olma merakından uzaksan, okuduklarını dinlediklerini doğruluğunu sorgulamadan kabul eden yapıda isen ohh ne güzel, ne derlerse, ne yazarlarsa koy beyinin sağlık dosyana değil mi... Hayatın akışında türlü türlü sorunlar meşgaleler varken bir de söylenenleri araştırarak nereye varacaksın ki zaten...
Ne var ki herkes söylenenleri aynı şekilde algılamaz, hayatın bir değişik renkliliği de burada zaten, o zaman tek tip tek düze olunurdu, ne sorgulama ne tartışma, evet de benimse bitsin gitsin.
Yeryüzünde yaşamakta olan kaç çeşit insan ya da ırk var, bu ırkların kan parametreleri aynı değerlendirmelere mi tabi tutulmalı acaba. Cevabını bir araştırmacı tıp bilim adamı verebilir diye düşünüyorum. Ancak bu düşünce benim araştırmama sorgulamama mani değil.
Dondurma sevdalısı Uğur’dan Antibes günlerimizden- “Gelato Güzelleri”-Mayıs 2019 (O yokken nerede güzel çeşitli dondurma vitrini görsem fotoğrafını çeker gönderirdim kendisine)
Mesela Amerikalı antropolog Carleton Stevens Coon (1904-81) tarafından yapılan ırksal sınıflandırmaya göre dünya nüfusu Beyaz/Kafkas, Moğol/Asyalı, Negroid/Siyah ve Australoid olmak üzere 4 ana ırka ayrılabilir. Bunlardan neşet eden onlarca belki fazlası ırkları, yapılarını dikkate alırsak tek tip parametre ne kadar uygundur hiç bilemem. Aslında ne denir hastalık yok hasta var.
Hepimiz için tartışmasız geçerli ruh ve beden sağlığımız en çok ilgi duyulan alandır, bir de güzellik daha doğrusu kadınlar için çoğunlukla ön planda gelen. Dünyayı bugün yöneten ne diye sorulsa, başarı ne, ne için çalışıyoruz, icadından beri para için mi? Parasız sağlık ve güzellik de olabilir mi? Uzun ömürlü sağlık iksiri ya da selülit ve kırışıklıkları yok edecek krem icat et kısa zamanda dolar milyarderi listesinin önlerinde yer alabilirsin.
Çarşamba buluşmalarımız yemek sonrası kaç çeşit tatlı meyve varsa keyifle yerken bilirdi onun fotoğrafını çekip sevgili eşi Neşe Hanım'a göndereceğimi.
Seneler önce kemik yoğunluğu, dayanıklılığı ölçümünün özellikle de kadınlar için ne kadar öneli ve değerli olduğu insanların belleğine yerleştirildi. Güzel, takdire şayan bir çalışma, kemik yapısının sağlamlığı çok önemli. Kadınlar, özellikle hormon azalması sonrası, koşturup ölçtürmeye başladılar. Ölçüm Cihazından bir takım rakamlar çıkıyor, doktora gösteriyorsun, anha minha, öneriler ilaçlar veriliyor. Rakamların yanında eksi artı işaretler, eksi ise kemik erimesi var ya da başladı vesaire.
Hiç düşünüp merak edip araştırdın mı, tahlil yaptırırsın, sonuçlara bakarsın parametrelerin referans aralığında ise memnun mesut rahatlarsın. Peki o referans ağılıkları “Kime göre neye göre?“ yazılmışlardır.
Mesela kemik ölçümü erimesi konusu ilk gündeme geldiğinde ne demek olduğunu araştırırken referans olarak konulan rakam nereden nasıl konulmuş olduğunu bulmuştum. Hatırladığım kadarı ile Anglosakson (İngiliz soyundan gelen beyaz ırklar), 45 yaşında, sağlıklı bir kadının değerleri referans olarak alınmış. Edindiğim bu bilgi yetmedi, İstanbul’da en bilinen güvenilir üç hastanenin ilgili bölümlerine gidip bire bir en yetkili doktorları ile görüşüp öğrendiklerimi geliştirdim.
Yine bir Çarşamba öğlen, Heybeliada Değirmenburnu
Bizlere 2021 son günü ve 2022 başlarında elveda eden Koço Günay Denizeri ve Uğur Acar (Ruhları şad olsun)
Derinliğine deniz hukuku yanında, o gün bugün, tıbbi bilgilere de merak sarmıştım. Özellikle aile dostumuz Prof Dr. Muzaffer Cev bana çok şey öğretirken baktı ki ona buna önerilerde bulunuyorum, bana gülümseyen bir ifadeyle “Yarım doktor candan eder...” ile başlayan tekerlemeyi söyledi. Bir daha sorulmadıkça kimseye öneride bulunmadım, bulunsam da doktoruna danış önce dedim.
Tıp Fakültesinde 6 sene aynı sıraları paylaştığın Dr. Lütfü Köksal Alptürer ile bir Çarşamba yemeğimizde yakaladığım an. İyi ki çekmişim bu fotoğrafı.
Sarıyerli çocukluk, gençlik, mahalle, okul arkadaşları, her çarşamba öğlenleri yemekli toplantılarda buluşur, harika sohbetlerde, gezindiğimiz anılarımızda zamanın nasıl geçtiğini anlamazdık. Grubumuzda iki doktor arkadaş ve adımız 70’liklere çıkmasına karşın masada hiç sağlık konusuna girilmezdi. Buna rağmen arada genel ya da pek nadir tıbbi konular geçtiğinde, hepimizin sevdiği, değerli doktor arkadaşımız, Uğur Acar, hemen anında “Kime göre, neye göre?” sorusunu ortaya koyar ve tıbbi izahlarda bulunurdu. Uğur kolesterolüm şu kadar çıktı, soru kime göre, neye göre, Uğur ekmek yeme diyorlar “Kime göre neye göre?”, Fransızlar daha mı az akıllı bizden ki...
Sarıyer’de bir Çarşamba öğlen, yemek sonrası çocukluk günlerimizden beri renkli arkadaşımız Horasan’a evinde ziyaret - 19 Kasım 2014
Buna benzer o kadar çok “Kime göre neye göre?” sorusunu yöneltmiş ve hemen peşinden hekimliğini konuşturmuştu ki hepimizin alt beynine sokmuştu bu soruyu. Hatta birkaç kez çok ısrar etmiştim kendisine “Gel Uğur televizyonda bir program yap, haftada bir, “Kime Göre, Neye göre?” başlıklı, ama bir türlü ikna edememiştim.
Dünyanın neresine gidersen git, ufak bir kasaba bile olsa, nerede en güzel dondurma bulunur bilirdi söylerdi. Kurlar artınca şakalaşırdık, biricik kızının oturduğu, can yoldaşı hayat arkadaşı ile uzun süreler bulunduğu Fransa’nın Antibes kentinde dondurmanın topu 3 Euro, takılırdım kendisine, “Beş toptan aşağısı kesmez seni, yapar 15 Euro o da eder şu kadar lira”.
Uğur, yüreği güzel dost insan! Tüm güzelliklerinle, insanlığınla, duygularınla, bizler için koşuşturmalarınla, koruma duygunla, çok derinden kendine bağımlı hale getirmişken nasıl ansızın hoşça kalın bile diyemeden bırakırsın bizleri bre sevgili Uğur, can arkadaşımız.
Kalbimizde sevgi ile yaşayacaksın.
Heybeliada
1 Mayıs 2022