Gündem

Kaybedecek çok şeyi varsa (2) (Freddy Heineken)

İlk bölümde belirttiğim üzere Freddy Heineken (1923 – 2002), aileye ait bira fabrikasına 1942’de, 18 yaşında iken katıldı. Aile şirketini milyarlarca dolarlık bir güç haline getirerek Avrupa’nın en zengin adamlarından biri oldu.

Kaçırılma 

Hollanda 40 bin km kare civarındaki yüzölçümüne sahip küçük ve fakat  nüfus yoğunluğu yüksek bir ülkedir. Kaçırıldığı yılda, yani 1983’de nüfus 14 milyon idi. 70’li yıllarda bir yıl yaşadığım Hollanda, özgürlüğü, insan ilişkilerindeki değerleri, karşılıklı saygı, hayatı sevme, kızlarla erkek çocukların beraber büyüdüğü, hayatı paylaştığı , samimi, yaşanası çok güzel bir ülke. Hollandalılarla yaşadığım bu ülke insan ilişkilerini, yaşamını hala özlerim.

Kahramanız Freddy Heineken’e gelince, erkeklerin lüks ve hızlı arabalara, özel uçaklara ve güzel kadınlara olan tutkularını yaşama geçirirken, halka açık bir yaşantı sürmeyi tercih etmesi, kendinden bahsedilmeyi sevmesi, elbette bunlara ulaşamayan erkeklerde keşke benim de olsa ile karışık duyguları artıracaktı. 

Nitekim Cornellis (Cor) Van Hout isimli 26 yaşındaki gencin aklına çoktan düşmüştü bile. Görüyoruz, imreniyoruz, hani göz payı istesek mi diye aklından geçirmiştir herhalde. Göz payı talebimizi kabul etse bile vereceği para neye yeter ki? O zaman kaçırmalı, fidye istemeli. Bingo. Freddy Heineken ne kraliyet ailesinden ne de politikadan... Kaçır fidye iste 48 saat sonra gelsin tatlı hayatlar…

Van Hout eniştesi olduğu ünlü gangster Willem Holleeder ve diğer üç kişi daha, Frans Meijer, Jan Boellaard ve Martin Erkamps ile birlikte oluşturduğu beşli çete ile işe planlamadan başlarlar.

Freddy Heineken başarıdan başarıya koştuğu ve dolce vita (Tatlı Hayat) yaşadığı günlerde malikanesinin, ofisinin, zenginliğinin fidyesini almak için çok yakından izlendiğinden, günlük rutinin yakından takip edildiğinden hem haberi yoktu hem de aklının ucundan geçmiyordu. Halbuki beş kişilik çete tarafından aylardır gözetim altındaydı. Kaçırılma planları yapılırken ne kendisi ne çevresinin bir zerre olsun dikkatini çekmemişti. O kadar çok şeyi vardı ki sıfırı tüketmesi imkansızdı…

Van hout yüksek bir fidyenin çok kısa sürede ödenebileceği bir kişinin kaçırılması hususunu çok iyi planlamaları, etüt edilmesi gerektiğini biliyordu. Sonucunda kendisi ve yanındaki dört çete üyesinin, parmaklıklar arasında değil de güzel bir hayata hazırlaması gerektiğini düşlüyordu. Aradıkları kişi hem çok zengindi hem kraliyet ailesi ve politika ile ilgisi yoktu.  

Bira Kralı’nı hedef olarak seçenler, bir yılbaşı partisinde Dom Perignon şampanyası ile kadeh kaldırdılar ve milyarderi tuzağa düşürme planlarını harekete geçirdiler.  Adam kaçırma için gayet özenli hazırlıklar arasında altı çalıntı araba, dedektifleri yanıltmak için bir dizi kırmızı ringa balığı (Red Herring - dikkatleri önemli bir sorudan uzaklaştırmaya sebep olan bir sahte argüman, bir nevi sazanlamak) ve tabii ki gerekli silahlar vardı.

9 Kasım 1983, soğuk bir akşam üstü, şirketini küresel bir marka haline getiren pazarlama ve anlaşma dehası Freddy Amsterdam merkezdeki ofisinden ayrıldı. Uzun süredir şoförlüğünü yapan Ab Doderer tarafından karşılandı. Ancak şehir merkezi dışına çıktıktan sonra arabası durduruldu. Silahlı kişiler kısa bir arbededen sonra kendisini ve şoförünü bir  minibüse koyarak meçhul bir istikamete doğru yola koyuldular. 

Freddy ve şoförü Doderer, iki ses geçirmez hücreyi içerecek şekilde sahte bir duvarın inşa edildiği bir depoya götürüldü. Her ikisi küçük odalara zincirlendi. Kaçırmanın sadece 48 saat sürmesi gerekiyordu, ancak sonunda 21 güne uzadı. 

Freddy Heineken gözaltı günleri haftalara uzarken bile kaçırılma olayına boyun eğmemiş görünüyordu. Van Hout, kaçıranların Heineken’in cesaretinden ve mizahından etkilendiğini anlatarak “Bu adam gerçekten güçlü bir karaktere sahip, neredeyse bir psikologtu.” demiştir.

Heineken ve Doderer, esaretleri sırasında birkaç yaşam kanıtı fotoğraf çekmek zorunda kaldılar, ancak onları kaçıranların yüzlerini hiç görmediler.

Freddy Heineken ve AbDoderer, serbest bırakıldıktan birkaç gün sonra bira patronunun malikanesinin önünde halka göründüler. https://www.forbes.com/sites/iainmartin/2019/09/27/kidnapping-freddy-heineken-the-story-of-europes-largest-ransom/?sh=5318e27b31d0

Fidye 

Çete, Heineken’in saati, Dedorer’in kağıtları ile küçük bir polis karakoluna fidye notu içeren bir zarf bırakarak temas kurdu. Polise bir gazetede “Çayır Tavşan için yeşildir.” yazan bir ilanla fidyenin hazır olduğunun bildirilmesi istendi.

(İstenen fidye 35 milyon Gulden- Hollanda Florini. Bilindiği gibi 2002 yılına kadar Avrupa Birliği ülkeleri kendi paralarını kullanıyordu. Euro banknotlar ve madeni paralar 1 Ocak 2002'de tedavüle girdi.Almanya Mark, Fransa Frank, İtalya Liret gibi. Kaçırılma tarihindeki kurlara göre yaklaşık 11,4 milyon Amerikan doları, bugünün 10 milyon Euro’su diyelim.)  

9 Kasım 1983: 1 USD =3.078 NLG https://www.poundsterlinglive.com/bank-of-england-spot/historical-spot-exchange-rates/usd/USD-to-NLG-1980

Fidye istemek öyle ya da böyle kolaydır da o fidyeyi, özellikle de böylesine yüklü bir meblağı banknotlar halinde teslim alabilmek planlamalar gerektirir. Yapılan ilk plan bir otoyol köprüsünde yağmur kanalına bırakılması ve telsiz talimatları için telsizli bir araba. Plan mükemmeldi ama uygulanamadı. Sonraki plan silahsız bir polis memurunun Heineken’in evinden işaretli bir minibüsle taşınması idi. Ancak bu plan da evinin etrafına dolan muhabirlerin telaşı ile imkansız hale geldi Uzun bir ara ve sessizlik sonrası çeşitli yollardan haberleşmeler sonrası, çete, tepelerinde helikopterler vızıldarken, fidyeyi taşıyan polis sürücüsüne telsizle bir otoyol üst geçidinde durmasını ve parayı bir trafik konisi ile işaretlenmiş yağmur kanalına bırakmasını işaret etti.

Sonunda çete ancak fidyenin dörtte bir meblağı içeren torbalarla kaçabildi, polis de çeteyi yakalama amacına ulaşamadı. Fidye gömülü fıçılarda saklandı ve Hollanda yaşamına uygun olarak kaçışlarını bisikletle yaptılar. (Hollanda’nın tamamında, şehirlerarası dahil bisikletliler için özel yol vardır. 1972-73 yıllarında bir sene bisiklet kullanmıştım Hollanda’da.)  

Esaretinin son zamanlarında Freddy Heineken maskeli çete reisine şöyle diyordu, belli ki bunalım yaşıyordu, kurtarılması sahip olduğu servetini büyüklüğüne rağmen çok uzun sürmüştü. “Dünyada iki türlü zenginlik vardır. Ya çok paran vardır, ya da çok dostun, ama ikisi birden olmaz.”

Cor van Hout ve Willem Holleeder Adalet Sarayı'nda (Amsterdam)  [nl] 1987.

30 Kasım'da rehinelerin serbest bırakılmasından sonra, Van Hout ve Holleeder kaçmayı başardı. Ancak, iki adam 29 Şubat 1984'te Fransız polisi tarafından Paris'te yakalandı ve tutuklandı.

Çete üyelerinden bazıları birkaç yıl bazıları uzun yıllar sonra yakalandı. 

The Heineken Kidnapping (2011) ve Kidnapping Freddy Heineken (2015) filmleri bu olaya dayanmaktadır.

Suadiye

13 Mayıs 2022

Kaynakça:

https://www.forbes.com/sites/iainmartin/2019/09/27/kidnapping-freddy-heineken-the-story-of-europes-largest-ransom/?sh=5318e27b31d0

https://www.heineken.com/global/en/agegateway?returnurl=%2fglobal%2fen%2fhistory

https://www.diken.com.tr/heinekeni-kaciran-mafya-babasina-muebbet-hapis/

https://amp.theguardian.com/news/2002/jan/05/guardianobituaries

https://www.bbc.com/turkce/haberler/2011/10/111020_dutch_godfather.amp