Barbus Crypus (Şabut)
“Urfalıyam Ezelden, Gönlüm Geçmez Güzelden” sıra gecelerinin en güzel türküsünün hayranı olup da Şabut ile tanışmamış olmak bir geç kalmışlık duygusu olmuştu benim için.
“Urfalıyam Ezelden, Gönlüm Geçmez Güzelden” sıra gecelerinin en
güzel türküsünün hayranı olup da Şabut ile tanışmamış olmak bir geç
kalmışlık duygusu olmuştu benim için.
2011 yılı baharın ilk günleri, nisan yağmurları başladı bile…
Hava nemli, çiçekler dallarda bembeyaz, rengarenk, coşmuş tabiat.
Kızım Özlem, bir sene önce ülkemizin insanına “Finansal
Okuryazarlık” konusu ile ilgili gönüllü olarak bir seferberlik
başlatmıştı. Yani paranın en iyi şekilde nasıl yönetileceğini
öğreterek. Bireylerin, özellikle de gençlerin ve kadınların, yaşam
standartlarını yükseltmek ve daha huzurlu bir gelecek sağlaması
adına devamlı bir aktivite içine girdi. Üniversitelerde okuyan
gençlere seminerler vererek, onların bilinçlenmesini sağlıyordu.
İşte bu aktivitelerden biri de Nisan ayı başlarında Harran
Üniversitesi’nin davetlisi olarak gittiği Şanlıurfa seyahatinde
gerçekleşti. Ben de ona eşlik ettim.
Dönüşümüz akşamüzeriydi ve Şanlıurfa’dan İstanbul’a direkt uçak olmadığından Gaziantep’e kara yoluyla gitmek zorundaydık. Bir tavsiye üzerine yol üzerinde Birecik Kasabası’nda Kıyı isimli bir restorana gittik haşhaş kebabı dahil bir akşam yemeği yemek üzere…
Akşama daha vakit vardı, güneş sanki Antalya sahillerindeki gibi tatlı ve ısıtıcıydı. Ama her şeyden öte hava çok temiz ve tabiat mis gibi kokuyordu. Tam nehrin kıyısındaki masamıza oturduğumuzda sessizliğin güzelliği içinde nehrin, kuşların ve ağaçların seslerini dinlerken muhteşem manzara karşısında adeta hepimiz büyülenmiştik.
Envai çeşit yöresel mezeler eşliğinde haşhaş kebabımız da gelmiş, masa donanmıştı. Keyifler tavan yapmıştı, garsonlar devamlı bir şeyler taşıyorlardı masaya, hava öylesine temiz ve güzeldi ki ne kadar yediğimizi anlamamıştık. Yemekler de enfes ve lezzetliydi.
Para Durumu Kurucusu, Dışardan Danışmanı, Projeler Yetkilisi / Kıyı Restoran, Fırat Nehri, Birecik / 04.04.2011
Yemek faslı bitmek üzere, künefemizi bekliyoruz, garsonun sesi kulaklarımızda yankılanmaya başladı, şimdi sıra da balık var. O anda hepimiz yediklerimizin ve muhteşem tabiatın keyfiyle kaykılmış rehavet içerisinde bir de ne görelim yanı başımızda… Devasa bir balık, ilk şoku kızım Özlem yaşamıştı “- Aaa nerdeyse bizim kadar bir balık!” diye haykırdı ve anında o zaman daha altı yaşında olan oğlu İnan’ı aradı, konuşmasını duyuyordum;
“-İnan bak senden büyük bir balık, çok korktum.’’ derken torunumun verdiği cevabı iletiverdi bize;
“-Korkma anne, yerden kum al, gözlerine dök, seni görmez, sen de korkmazsın böylece…”
Garsonlar hazırdı bizim içi balığı kesmeye. Biz de şaşkınlık içinde hep beraber hayır deyiverdik,
“Hayır, imkansız!’’
“Şabut deriz adına biz bu balığın, şu an burada gördüğünüz 30 kilodur, ama geçenlerde 70 kiloluğu da yakalandı. Bir de fotoğraf geçmişten tam 170 kiloluk” diyordu restoran sahibi… Aklıma ilk takılan soru neden bu balığı National Geography televizyon kanalında gösterildiğini hiç görmediğimdi.
Şabut & Özge Özsoy – Para Durumu
Hala belleğimde tüm tazeliği ile kalan anılarla dolu güzel bir seyahatti. Harran Üniversitesi öğrencileri ile birlikte olmak, gençlerle sohbet etmek, tadına doyulmaz bir ayrıcalıktı benim için.
Harran Üniversitesi konferans salonunda ayakta yer bulmak bile zordu. Finansal Okuryazarlık seminerine öğrencilerin ilgisi muhteşemdi. Seminer sonunda kızıma plaket vermek için sahne alan rektör yardımcısının söyledikleri ise çok hoştu;
“25 yıldır hocayım, öğrencilerin dikkatini çekmek için kullanmadığım metot kalmadı, ama Özlem Denizmen’in iki saat süreyle öğrencilerin pür dikkat dinlemesini sağlama sanatına hayran kaldığımı ifade etmek isterim.”
Gezimiz günübirlik olduğundan gerek Şanlıurfa’da gerekse Birecik’te fazla dolaşamadık. Çok güzel yerler, hele Fırat Nehri boyunca doğa doyumsuz.
Fırat’ın incisi olarak nitelenen Birecik nehir kıyısı parkları, çarşıları, Kelaynak Üretim İstasyonu, tarihi köprüsü ile görülmeye değer olduğunu videolarından hayranlıkla izlemiştim.
Yurdumuzun her köşesinin farklı güzelliklerini bol bol gezip görüp tüm renkleri ve kültürlerini yaşamanız dileğiyle…
ŞABUT (Barbus grypus )
Şabut iriliği ve etinin lezzetinden dolayı Dicle ve Fırat nehirlerinin kenarında yaşayanlar tarafından en iyi bilinen balıklardan. Zeugma villalarının taban ve duvar mozaiklerinde bile resmi olan bir balık. Boyu 2 metreye ve ağırlığı da 60/70 kiloya ulaşıyor.
Fethi Denizmen
30 Kasım 2020
Heybeliada