Finans

Kredi kartı yerine nakit kullanırsam ne olur?

Amerika Birleşik Devletleri'nde GOBankingRates'ın gerçekleştirdiği bir araştırma, finansal stratejilerde yeni bir eğilimi gün ışığına çıkardı. Araştırma, "Kısa vadeli, yalnızca nakit odaklı yaşam tarzlarını benimseyen üç profesyonele, para deneyinden neler öğrendiklerini sordu.

Kredi kartlarını kenara atıp paralarını tamamen nakite yatırdıklarında  şunlar oldu: 

Daha az harcamanın cazibesi

Yeni bulgular, tamamen nakit para kullanımının bireylerin harcama alışkanlıkları üzerinde önemli psikolojik etkiler yaratabileceğini ortaya koyuyor. Bu etkiler, özellikle dürtüsel harcamaların azalması ve daha bilinçli tüketim kararlarının alınması şeklinde kendini gösteriyor.

Bir ay boyunca sadece nakit kullanan Olivia Stettler, bu deneyimin harcamalara yeni bir bakış açısı getirdiğini belirtiyor. Stettler, "Nakit kullanımı, harcamalarıma daha önce düşünmediğim bir psikolojik boyut kazandırdı. Fiziksel parayı elden çıkarmak, her satın alma işleminin daha anlamlı hale gelmesini sağladı ve bu da harcama kararlarımı daha dikkatli almayı gerektirdi" diye açıklıyor.

Benzer şekilde, bir yıldır yalnızca nakit para ile çalışan Richmond Harris, nakit kullanmanın dürtüsel harcamaları azalttığına dikkat çekiyor. Harris, "Cüzdanınızdan çıkan fiziksel banknotları görmek, onlardan vazgeçmeyi daha zor hale getiriyor" diyor ve ekliyor: “Fiziksel parayı saymak, israf harcamalarını azaltmak için birçok kişi tarafından faydalı bulunan dikkatli bir katman ekliyor.”

Bu bulgular, nakit kullanımının sadece finansal yönlerini değil, aynı zamanda bireysel harcama davranışlarını nasıl etkilediğini de gösteriyor. Uzmanlar, bu tür bir yaklaşımın, dürtüsel alışveriş eğilimlerini azaltarak bireylerin finansal durumunu daha etkin bir şekilde yönetmelerine yardımcı olabileceğini belirtiyorlar.

 Kontrollü harcama için bütçe yapmak ve zarf sistemi

Altı ay boyunca yalnızca nakit kullanarak bütçe yönetimine yeni bir yaklaşım getiren Stettler ve Joe Manktelow-Pimm, nakit bütçeyle yaşamanın zorluklarına dikkat çekiyorlar. Stettler, mali dengeyi korumak ve harcama alışkanlıklarını kontrol altında tutmak için 'zarf sistemi' adını verdiği bir yöntemi benimsemiş.

Bu sistem, Stettler'in harcamalarını yiyecek, eğlence ve faturalar gibi çeşitli kategorilere ayırmasına ve her bir kategori için belirlenen miktarlarda nakit parayı ayrı zarflara koymasına dayanıyor. Stettler, bu yöntemin finansal disiplin sağlamada ve bütçeyi aşmamada büyük rol oynadığını ifade ediyor. "Zarf sistemi, harcamalarımı daha dikkatli bir şekilde planlamama ve bütçemi aşmamama yardımcı oldu" diye ekliyor.

Bu yöntemin temel avantajı, gerçek parayı zarfın içinde gördüğünüzde, harcamalarınızı daha bilinçli yapmanızı sağlaması. Stettler, bu yaklaşımın kendisine her harcama kararında iki kez düşünme fırsatı verdiğini ve bu durumun bütçesine gerçeklik kontrolü getirdiğini belirtiyor. Bu sayede, parayı gerçekten harcamak zorunda olup olmadıklarını daha etkin bir şekilde değerlendiriyorlar.

Nakit kullanımının mali avantajı: Faiz ücretlerinden kurtulmak

Joe Manktelow-Pimm'in finansal deneyimleri, nakit kullanımının önemli bir avantajını ortaya koyuyor: kredi kartı veya kredi faizlerinden kaçınma. Manktelow-Pimm, "Nakit kullanımı, kredi kartı veya kredi faizlerine dair endişeleri ortadan kaldırıyor. Uzun vadede bu, önemli miktarda mali kazanç sağlayabilir" diyor.

Bu yaklaşım, özellikle kredi kartları ve kredilerle ilişkili faiz yüklerinin azaltılmasında etkili oluyor. Nakit kullanımı, ekstra faiz ücretleri ödemekten kaçınmayı sağlayarak, bireylerin finansal yüklerini hafifletiyor. Manktelow-Pimm'in vurguladığı gibi, bu durum özellikle uzun vadede ciddi mali tasarruflar sağlayabilir.

Ancak, bu stratejiyi benimsemeden önce, her bireyin kendi finansal alışkanlıklarını ve ihtiyaçlarını göz önünde bulundurması gerekiyor. Nakit ödeme yöntemine geçiş yapmadan önce, bu yöntemin artılarını ve eksilerini dikkatlice tartmak önemli. Bu, kişisel finans yönetimi stratejilerinde dengeli ve bilinçli kararlar almayı kolaylaştırır.

Manktelow-Pimm'in deneyimi, nakit kullanımının sadece günlük harcamaları değil, aynı zamanda genel finansal yükü de nasıl etkileyebileceğini gösteriyor.

Nakit kullanımının dezavantajları: Sınırlı satın alma gücü ve zorluklar

Joe Manktelow-Pimm, nakit kullanımının dezavantajlarına dikkat çekiyor, özellikle de sınırlı satın alma gücüne işaret ediyor. Manktelow-Pimm, "Nakit kullanımı, elinizdeki para miktarıyla sınırlı kalmanıza neden oluyor" diye belirtiyor. Bu durum, beklenmedik büyük harcamalar karşısında ciddi bir dezavantaja dönüşebiliyor.

Özellikle acil durumlar veya beklenmedik büyük satın alımlar söz konusu olduğunda, nakit kullanımının bu kısıtlaması önemli zorluklar yaratıyor. Kredi veya banka kartı gibi alternatif ödeme yöntemleri olmadan, bireyler yalnızca cüzdanlarındaki fiziksel para miktarına bağlı kalıyorlar. Bu durum, büyük harcamaları veya acil ihtiyaçları karşılamayı zorlaştırıyor ve ATM'ye yapılan zorunlu yolculuklarla ekstra masraflar ve zaman kaybı anlamına gelebiliyor.

Ayrıca, çevrimiçi alışveriş ve fatura ödemeleri gibi bazı durumlarda, nakit kullanımı pratik olmayabiliyor veya tamamen imkansız hale gelebiliyor. Richmond Harris bu konuda, "Dijital çağda, nakit kullanımı çevrimiçi alışveriş ve aboneliklerde ciddi zorluklar yaratıyor" diye ekliyor.

Nakit kullanımının çok yönlü etkileri

Nakit kullanımı, finansal alışkanlıklar üzerinde derin ve çok yönlü etkilere sahiptir. Olivia Stettler ve Richmond Harris'in deneyimleri, nakit kullanımının psikolojik etkilerini ve dürtüsel harcamaların azalmasını göstermektedir. Stettler ve Joe Manktelow-Pimm'in uyguladığı 'zarf sistemi', bütçe yönetiminde disiplini artırmanın yanı sıra, finansal kararları daha anlamlı hale getirmektedir. Manktelow-Pimm'in vurguladığı gibi, nakit kullanımının finansal avantajları arasında kredi kartı ve kredi faizlerinden kaçınma yer almakta; ancak, bu yaklaşımın sınırlı satın alma gücü ve dijital alışverişlerdeki zorluklar gibi dezavantajları da bulunmaktadır.

Bu çeşitli deneyimler, nakit kullanımının finansal yönetimde önemli bir rol oynayabileceğini, ancak kişisel ihtiyaçlar ve yaşam tarzına göre dikkatlice değerlendirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır.