Bir iPad Aldım, Dünyalar Benim Oldu...
Dünyadaki en son bilgisayar/televizyon/video/müzik, cd, dvd çalar/elektronik kitap... hepsi bir arada aleti iPad'i, piyasaya çıktığı gün, 3 Nisan 2010’da satın aldım. Bu satırları size, New York’tan, bu sevincimi paylaşmak için yazıyorum. İnsan bir bilgisayar almaktan bu kadar mı mutlu olur... Gelin anlatayım size neler oldu... Her büyük satın...
Dünyadaki en son bilgisayar/televizyon/video/müzik, cd, dvd
çalar/elektronik kitap... hepsi bir arada aleti iPad'i, piyasaya
çıktığı gün, 3 Nisan 2010’da satın aldım. Bu satırları size, New
York’tan, bu sevincimi paylaşmak için yazıyorum. İnsan bir
bilgisayar almaktan bu kadar mı mutlu olur... Gelin anlatayım size
neler oldu...
Her büyük satın almada olduğu gibi, önce bütçemi organize ettim ve
harekete geçtim.
New York’ta Kıtlık Varmış Gibi Bir Kuyruk
Cumartesi sabahı. Saat 7:30. Her yer sessiz. Aylardır reklamı
yapılan iPad'i almak üzere, yürüyerek Apple dükkânının önüne doğru
yola koyuldum. Kapıya geldiğimde saat 7:55. Kapının önünde en az
1000 kişi. Ümitsiz ötesi bir durum, hınca hınç. Sıraya girsem mi
diye düşünürken 5 dakika içerisinde bir 100 kişi, bir kahve alayım
derken bir 200 kişi daha eklendi. Ümitsiz değil, imkansız oldu iPad
almak. Ama bir hırs, heyecan bastı ve girdim sıraya.
Bekleme Safhası Hollywood Filmi Gibiydi...
Apple dükkânının önünde canlı yayın arabaları, televizyon
kameraları, polis arabaları, itfaiye, radyolar... Ne ararsanız var.
Öyle bir hareket var ve herkes o kadar mutlu ki, sanki Brezilya’da
karnavala gelmişiz. İnsanlar birbirleriyle tanışıp konuşuyorlar,
kartvizit değiştiriyorlar. Herkesin arasında konuştuğu hangi çeşit
iPad'i alacakları.
Televizyon ve radyolar bizimle sürekli mülakat halinde. Hepimize
hislerimizi soruyorlar. Hiç bir hissiniz olmasa bile, size
sorulduğu için heyecanınızı anlatmaya başlıyorsunuz. Bu sırada
üzerinde iPad yazılı görevliler gelip hepimize tek tek "iPhone'
unuz var mı? iPod' unuz var mı? Amazon Kindle’ınız (elektronik
kitap aleti) var mı? iPad aldıktan sonra bu aletleri ne
yapacaksınız?" diye anket yapıyorlar. Bir dizi firma iPad ile
kullanılabilecek video programlarını tanıtıyorlar sokakta. Büyük
bir parti alanı.
...Ve Kapılar Açıldı
Birden yılbaşı akşamı gibi bir geri sayım, "10, 9, 8…1", yer-gök
inliyor... Ve Apple dükkanının kapıları nihayet açıldı. Saat 9:00.
Sırada ki ilk kişi (ben 1000 küsürüncü kişiyim) büyük alkışlarla
içeri girdi. Beş dakika sonra elinde iPad'iyle dışarı çıktı. Tüm
New York alkışlıyor, herkes çığlık çığlığa... Sanki yeni yıla
girdik.
iPad- Kindle, caddenin ortasında Box Maçı başladı... Birdenbire iki
box eldivenli adam bağırarak yanımıza geldi. Birinin üzerinde büyük
bir iPad kostümü, diğerinin üzerinde iPad'i kendine büyük rakip
gören, elektronik kitap okuma aleti Kindle. Başladılar kavgaya.
Herkes pür heyecan. Bu arada sıra ilerliyor. Her çıkan arkasından
alkışlara devam... Maçı iPad kazandı tabi. Sonra başladık hepimiz
boksörlerle resim çektirmeye. Sanki Hollywood filmindeyiz.
Beklenen an... Sıra bana geldi... Saat 10.45 civarı büyük an geldi.
Dükkândan içeri girerken arkamda bekleyenler hepsi elleri havada
bana şans dilediler. Acaba hala kalmış mıdır? Bana verirler mi? Tam
15-20 kişi beni düğünde yeni imza atmış gelin gibi kutlayarak
karşıladılar. Artık mutluluğum dorukta.
Ne olduğunu anlayamadan, bir satış görevlisinin karşısında buldum
kendimi. Bana ne kadar şanslı olduğumu söyledi (bu sırada dükkânın
içinde dans edenler mi dersiniz, zıplayanlar mı dersiniz her türlü
insan var). Utanç, sevinç, heyecan... Bütün bu hisler içinde kredi
kartımı uzattım. (“Kaç taksit istersiniz?” diye sormadı, Amerika’da
taksit yok!). İkimiz de sevinç çığlıkları attık. Ve iPad' imi elime
aldım. Benimle kasaya eşlik eden satış görevlisi ve ben havaya
zıpladık.
Benim iPad' e ihtiyacım yok, aslında kimsenin yok. Bu tip satın
almalar pazarlamanın, çevremizin bizi etkilemesiyle, ‘en son çıkan
teknolojiyi kullanma’ heyecanı ve isteğinin sonucu. Bütçenize
uyuyorsa, alabiliyorsanız bir zararı yok. Ama ben bir bilgisayar
satın almanın bu kadar muhteşem olabileceğini hayal edemezdim.
Sonuçta hepimiz insanız, bu tip durumlarda bütçemizi hatırlamaya
imkân var mı? Yok. Hele bir de şak diye kredi kartını çıkardık mı,
hiç yok!
O yüzden bu tip büyük harcamaların heyecanını (iPad 800 TL idi),
öncesinde iyi planlama ve bütçenize uyum analizinizi yaptıktan
sonra yaşamanız dileği ile derim ki; “Unutmayın, evdeki huzur, kısa
anlı heyecanlardan çok daha önemli.” Sağlık, sevgi ve para ile
kalınız…