Performans Analizi, Risk Analizi ve Yönetimi, İş Modeli Geliştirme
Günlük banka ilişkilerini yönetmek, gerektiğinde kredi kullanımı veya nakit fazlası var ise mevduat yapma, nakit ihtiyaçlarının karşılanması, tahsilat ve ödemelerin, ithalat-ihracat ile ilgili işlemlerin takibi bir finans departmanının standart görev tanımı kapsamındadır.
YENİ DÜZENİN FİNANS
YÖNETİMİ
Değişim döngüsünün giderek hızlandığı, belirsizliklerin arttığı
ve risk seviyesinin de buna bağlı olarak yükseldiği günümüzde,
çağdaş finans yönetiminin standart iş tanımının yanı sıra artık
aşağıdaki sorulara da yanıt vermesini ve çözümler üretmesini
bekliyoruz.
-Şirketinizin önümüzdeki yıllarının nakit akışı projeksiyonu var mı?
-Devalüasyon, kredi faizleri, enflasyon, satış hacim ve fiyatlarında değişimler, maliyet artışları gibi farklı senaryolarda nakit akışınızdaki değişimleri önceden görebiliyor musunuz?
-Nakit akışınıza etki edebilecek risklerin farkında mısınız? Risk analizi ve yönetimi çalışmalarınız var mı?
-Faaliyetinizde size en çok para kazandıran ve kaybettiren süreçleri tespit ettiniz mi? Gelişim potansiyellerinin farkında mısınız? Yatırımlarınızı size en çok para kazandıran alanlara yönlendirebiliyor musunuz? Ya da size para kaybettiren faaliyetlerinizin farkında mısınız? Durumu düzeltmek için aksiyon planınız var mı?
- İyi ve kötü senaryolarınız mevcut mu? Kötü senaryolara hazırlık mısınız? A,B ve C planlarınız var mı? Kötü senaryolara göre gerektiğinde şirkete ekstra fon sağlamaya altyapınız bugünden hazır mı?
-Şirketinizin değerini biliyor musunuz? Yıldan yıla şirketinizin değerindeki artış veya azalışların farkında mısınız? Nedenlerini irdeliyor ve çözüm geliştiriyor musunuz?
Tüm sorulara verilen cevaplar ‘evet’ ise gece yastığa başınızı koyduğunuzda rahat bir uyku çekmeyi hak ediyorsunuz. Cevaplarınızdan bir bölümü bile ‘hayır’ ise şirket olarak durumunuz otobanda sağanak yağış altında 90 km süratte, ancak silecekleri bozuk vaziyette giden sürücü gibi. Er ya da geç kaza yapmanız kaçınılmaz bir durum; sadece kazayı ne zaman yapacağınız belli değil. Dünyada ve özellikle de Türkiye’de 100 yılı devirebilmiş şirketlerimiz parmakla gösterilecek kadar az. Çoğu şirket ikinci kuşağa geçemiyor. Pek azı üçünçü kuşakla yoluna aynı ivme ile devam edebiliyor. Ortalama şirket ömrünün kısa olmasının altında yatan önemli nedenlerden biri de yukarıdaki soruların cevaplarının verilemiyor olmasıdır.
Geleneksel finans yönetimi anlayışı şirketin performansını bilanço ve gelir tablosu üzerinden ölçmeye odaklanmış durumda. Oysa bilanço sadece an itibari ile durumunuzu göstermekte ve gelecek ile ilgili ancak o andaki verilerle sınırlı bir fikir verme imkanına sahip. Gelir tablosu ise size her hangi bir yıldaki performansınızı gösterir fakat gelecek ile ilgili ışık tutma kabiliyeti sınırlıdır. Hele de ekonominin durumu değişken ise sınırlılık hali daha da vahim oluyor. Gelir tablosu aynı zamanda şirketin performansını reel değil muhasebesel bazda değerlendirmekte. Nakit çıkışı olmayan amortisman, tahakkuk esası ile fiili durumu yansıtmayan gelir - giderler, kredilerin ana para itfalarının değil sadece faiz ödemelerinin dikkate alınması, KDV gibi şirket tarafından finanse edilmesi gereken bir hususun hiç yer almaması, vadeli satış ve alımların vadesinden bağımsız olarak fatura girişi ile birlikte muhasebeleştiriliyor olması, stok finansmanı gibi pek çok unsur gelir tablosunun şirketin asli performansını gösterme özelliğini kaybettiriyor. Fiiliyatta nakit sıkıntısı yaşayan şirketler karlı görünebildiği gibi tam tersi durumlar da söz konusu olabiliyor.
Soruların yanıtlarını verebilmek ancak şirket veya proje için nakit akış projeksiyonu yapmak ile mümkün. O da sıradan bir nakit akış çalışması değil. Dinamik bir çalışma ya da başka bir deyişle satış hacmi, birim fiyatlar, maliyetler, kur artışları, enflasyon, kredi faizleri gibi kalemlerin farklı değerlerine göre bize şirketin ileriye dönük durumunu gösterecek bir çalışma gerekiyor. Bu nedenle şirketin veya projenin işleyişi ile farklı değişkenlerin birbirleri arasındaki ilişkileri, dinamik şekilde modele yansıtmak yapılacak çalışmaların en önemli aşaması niteliğindedir.
Yeni düzenin finans yönetiminin, şirketlerin önünü görmesine imkan sağlayacak sorulara yanıt vermek amacı ile üstlenmesi gereken ilave sorumlulukları üç ana başlık altında toplayabiliriz. Unutmamamız gereken önemli husus tüm çalışmaların nakit akışı projeksiyonları üzerinde yapılması gereğidir.
A. Performans Analizi: Şirket yönetimlerinin performans deyince beklentileri karlılık, değer yaratma ve şirketin varlığını güvence altında tutacak likiditeyi sürdürme olarak sıralanabilir. Şirketin bu bağlamda genel performans analizi yapılması gerektiği gibi aynı zamanda bu analizin farklı ürün, hizmet ve üretim çeşitleri üzerinden yapılması da genel performansın bileşenlerinin büyük resime katkısını göstermesi açısından gereklidir.
B. Risk Analizi ve Yönetimi: Performansı devalüasyon, kredi faizleri, enflasyon, satış hacim ve fiyatlarında değişimler, maliyet artışları gibi farklı senaryolarla ölçmek kritik bir çalışmadır. Bu sayede performansa en çok etki eden kalemlerden başlanarak riskin nasıl yönetilmesi gerektiği konusunda kararlar alınabilir.
C. İş Modeli Geliştirme: Yapılan analizler sonucunda performansın düşük olduğu veya daha da geliştirilebileceği alanlar belirlenir ve hangi tedbirler alınırsa beklentilerin karşılanabileceği dinamik modeller üzerinde irdelenir. Bu sayede sıkıntılı alanlar tespit edilir ve gerekli müdahaleler yapılabilir. Sorun akut hale gelmiş ve ilave tedbirler alıp düzeltme imkânı yok ise şirket açısından ilgili alandan çıkmak da seçenekler arasındadır.
Fatih KURAN
Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı
Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı